25 Nisan 2011 Pazartesi

| Demirci büyüdü, biz küçüldük; Kumluk düzenlendi, biz dağıldık; fotoğraf bir şeyi sakladı, biz her şeyi unuttuk... |

.

.
Demirci, ters cepheden Kumluk meydanı, 30 yıl önce ve sonra...


Unuttuk...

Tozun, toprağın, çamurun, otun, suyun, kavunun, karpuzun, domatesin, hıyarın kokusunu...

Selamın, sohbetin, bayramın, köy odasının, kırk yılda bir içilen kahvenin tadını...

Masalın, maninin, türkünün, sazın, sözün, uzun yaz günlerinde oyunun, uzun kış gecelerinde tandır ve kürsünün adını...

Seleden goraya, kirmenden halıya, urgandan testiye sanat ve zanaatin hasını...

Taşta tarihin, motifte kültürün, desende medeniyetin izini...

HORMONLU DOMATESİ PAZARDAN, KUTUDA SÜTÜ MARKETTEN, HABERİN ALASINI DÜNYAYLA AYNI ANDA UYDUDAN ALABİLİRİZ ELBETTE… TELEVİZYONDAN ARTAKALAN ZAMANLARDA MASAL BİLİP DE ANLATAN BÜYÜK, BİLGİSAYARDAN, CEP TELEFONUNDAN ARTAKALAN ZAMANLARDA OYUN BİLİP DE OYNAYAN, MANİ ÖĞRENİP DE SÖYLEYEN ÇOCUK, BİNLERCE YILDIR AKTARILAGELEN KÜLTÜR BİRİKİMİ UNUTULMASIN DİYE AKTARAN VE ONU ALAN BİR NESİL BULABİLİR MİYİZ…

YA DA ŞÖYLE SORALIM:
DEĞİL 300 - 400 YIL, 3.000 - 4.000 YIL ÖNCE YAŞAYANLARDAN BİLE BİR ŞEYLER/ÇOK ŞEYLER/HER ŞEYLER KALDI, AKTARILAGELDİ BİZE. ÖYLEYSE, 30-40 YIL SONRASINA NE KALACAK BİZDEN!

Hiç yorum yok: