Demirci kasabası doğuda Gülağaç, batıda Kızılkaya ve kuzeybatıda Çatalsu, güneybatıda Selime, güneyde Alanyurt, kuzeyde Saratlı ve Pınarbaşı ile çevrilidir.
İklimi, kara iklimdir. Orman yoktur. Orman, koru, fidanlık oluşturmak gibi bir kaygı da yoktur. Tarım dışı araziler, bozkırdır. Bu nedenle sağanak yağışlarda sık sık sel oluşmaktadır. Erozyon -maalesef- görülmektedir. Arazi genel anlamda düz olmakla birlikte, farklı yüksekliklerde bir çok tepe vardır. Bazıları şunlardır: Kocadağ, Lalelik, Toptepesi, Zindanlık, Kızlarkalesi, Yalım, Uzunkaya ve Parakaya...
Kasabanın ortasından Karasu deresi geçer. Bu dere kasabaya yakın, Gülağaç-Gülpınar müşterek arazisinden doğar, geçtiği yerlere hayat vererek Mamasun baraj gölüne dökülür. Bu ırmak üzerinde yatay derinliği yer yer değişen 8 km uzunluğunda sulu tarım yapılabilen arazi, Demirci'ye aittir. Sulu tarım yapılan bu arazide, Anadolu'nun tipik yeşil (ağaç) dokusunu oluşturan söğüt ve kavak ağaçları yer alır. Yanı sıra kısmi ölçekte ve ticari niteliği olmayan, kasabalının kendi ihtiyacını karşılamaya yönelik yetiştirilmiş olan kayısı, erik, elma türü meyve ağaçları vardır. Sulu arazilerde pancar, patates, fasulye, soğan ve diğer sebze türlerinin (domates, salatalık, biber, mısır vs.) tarımı yapılır. Bu ürünler, ekonomik kazançtan çok ihtiyacı karşılama amaçlı üretilir. Pancar, kasaba için önemli bir gelir kaynağıdır ancak kota uygulaması bu gelirin önemini azaltmıştır. Patates üretimi oldukça fazla olmakla birlikte bu üretim kasabalı tarafından yapılmamakta; üretim civar köylerden gelen patates üreticileri tarafından halkın arazileri kiralanmak suretiyle gerçekleşmektedir.
Karasu deresinin geçtiği çevrede yer yer mesire alanı ve mera niteliğini haiz küçük yerler de vardır.
Sulu tarıma uygun arazi dışında da kasabanın oldukça geniş arazisi vardır, ki bu yörenin en geniş arazisidir. Susuz tarımın gereği olarak tahıl (hububat) ekimi yapılmaktadır. Buğday, arpa, çavdar, yulaf, nohut, mercimek bunların başında gelir. Ayrıca ayçiçeği, kavun, karpuz, kabak, (şimdilerde yok denecek kadar azalsa da) çemen gibi ürünlerin de tarımı yapılır.
Kasaba ekonomi geçmiş yıllarda büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayalıydı ancak geleneksel tarımın kalkması, makineli tarım içinse arazilerin miras yoluyla paylaşılması sonucu tarım yapılamayacak kadar küçülmesi, ülke ve dünyadaki değişimin yerel düzeydeki etkileri gibi farklı sebepler, tarım ve hayvancılığı geçim kaynağı olmaktan handiyse çıkarmıştır. Bir başka sebep ise televizyonla, cep telefonuyla, internetle büyüyen yeni neslin artık tarım ve hayvancılığı bir ekonomik değer olarak görmeyip (belki kırsallıktan kurtulma saikiyle de hareket ederek) başka alanlara yönelmesi olabilir.
Kasabada 500 civarında büyükbaş, 5.000 civarında da küçükbaş hayvan mevcuttur. Bu sayı, kasaba ölçeğine göre azdır ve maalesef giderek de azalmaktadır. Ancak en dramatik azalma ('yok olma' mı demeliydik!) 'camız' adlı (Türkiye'nin farklı yörelerinde camış, kömüş, manda, malak olarak bilinen) büyükbaş hayvanda görülmüştür. 20-25 yıl öncesinde (çok değil, 85-90 sonrası) o dönemin büyükbaş hayan (inek) sayısı kadar bulunurken sayıları ne yazık ki 2-3 tane kaldı. Onlar da gidince çocuklarımız, bir zamanlar sürü oluşturacak kadar çok olan bu hayvanı artık ve herhalde internetten göreceklerdir. Belki de bir hayvanat bahçesi kurulur kasabaya kim bilir! (Siteye, her ihtimale karşı, bir manda fotoğrafı nostaljik (!) bir unsur ve önlem olarak çocuklarımız görebilsin diye konuldu zaten!)
Binek hayvanı olarak kullanılan ve yıllar önce hemen hemen her evde bulunan eşek, at sayısında da son yıllarda büyük bir azalma olmuştur. Benzer düşüşün kaz, ördek, tavuk ve hindide de (yerel adı 'culuk') dramatik sayıda olduğu muhakkaktır.
.
Kasabada ekonomik değeri haiz bağcılık, meyvecilik gibi tarım uğraşıları yoktur. Her hanenin en az bir bağı (üzüm) olmakla birlikte hane ihtiyacının karşılanması yeterli görülmüştür. Modern tarım, organik tarım gibi uygulamalar da henüz yapılmamaktadır. Hayvancılık da tarım gibi, geleneksel yöntemlerle ihtiyacı giderecek kadar yapılmakta; birkaç kişinin sınırlı sayıda yaptığı besicilik, uğraşılar arasında yer almamaktadır.
Kasabada ekonomik değeri haiz bağcılık, meyvecilik gibi tarım uğraşıları yoktur. Her hanenin en az bir bağı (üzüm) olmakla birlikte hane ihtiyacının karşılanması yeterli görülmüştür. Modern tarım, organik tarım gibi uygulamalar da henüz yapılmamaktadır. Hayvancılık da tarım gibi, geleneksel yöntemlerle ihtiyacı giderecek kadar yapılmakta; birkaç kişinin sınırlı sayıda yaptığı besicilik, uğraşılar arasında yer almamaktadır.
.
Ahşap ve metal atölyeleri ve tamirci dükkanları dışında, çok sayıda insanın aynı anda çalıştığı fabrika, atölye türü iş yerleri bulunmamaktadır. Çeşitli ihtiyaçlara göre oldukça fazla sayıda market, mağaza, dükkan vb işletme yer almaktadır.
Ahşap ve metal atölyeleri ve tamirci dükkanları dışında, çok sayıda insanın aynı anda çalıştığı fabrika, atölye türü iş yerleri bulunmamaktadır. Çeşitli ihtiyaçlara göre oldukça fazla sayıda market, mağaza, dükkan vb işletme yer almaktadır.
.
Bunun dışında kasabalı erkekler, özellikle gençler, mevsimlik işçi olarak inşaat sektöründe çalışmaktadır. Yurtdışındaki (Rusya) müteahhitlik firmalarının taşeronları aracılığıyla çok sayıda kasabalı genç işçi, ülke dışında çalışmaktadır. Çevre kasaba ve köylere nazaran Arupa'da yaşayan kasabalı sayıdı da oldukça azdır. Ayrıca kasabadaki kamu kuruluşlarında görevli memur ve işçilerin de ekonomiye katkısı önemlidir.
Bunun dışında kasabalı erkekler, özellikle gençler, mevsimlik işçi olarak inşaat sektöründe çalışmaktadır. Yurtdışındaki (Rusya) müteahhitlik firmalarının taşeronları aracılığıyla çok sayıda kasabalı genç işçi, ülke dışında çalışmaktadır. Çevre kasaba ve köylere nazaran Arupa'da yaşayan kasabalı sayıdı da oldukça azdır. Ayrıca kasabadaki kamu kuruluşlarında görevli memur ve işçilerin de ekonomiye katkısı önemlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder